
Gökçeada : Güneşin Battığı Son Nokta
Türkiye’nin en batı noktası olan ve 2011 yılında dünyanın ilk “Cittaslow” adası unvanını alan Gökçeada denizi, tarihi, doğası, organik ürünleri ve alternatif doğa spor alanları sayesinde farklı tatil seçeneklerini bir arada bulundurmasıyla ilgi topluyor.
Seyahat tutkunları farklı kültürlerin izlerini taşıyan Gökçeada’da doğanın en güzel manzaralarına tanıklık ederken, adanın organik ürünleriyle de gastronomik bir yolculuğa çıkıyoruz.
GÖKÇEADA’YA VARMADAN ÖNCE KEŞAN’DA SATIR ET
Satır et, Trakya’ya ait özel bir lezzet. Parça et satır ile defalarca vurularak hafif kıyma haline getirilir. Basit gibi duran bu işleme rağmen lezzetiyse bambaşka bir dünya… Tadını alan eksikliğini hisseder, yolunu satır et için Keşan’a çevirir. Bu restorana 2. kez geliyorum. Gene aynı lezzet, takdire şayan. Yanına mandıra yoğurdu söylemeyi unutmayın.
Gökçeada’ya gelmeden önce yol üstünde mutlaka uğramanız gereken bir lezzet durağı var. Keşan’ın ünlü lezzeti Satır eti Çamlıbel Restaurant’ta deneyimleyebilirsiniz.
GÖKÇEADA’YA NASIL GİDİLİR?
Gökçeada, Türkiye’nin en büyük adası. Yürüyerek gezmek söz konusu değil ve adanın gezilecek yerleri birbirinden uzak noktalarda konumlanmış durumda. Alternatif olarak araç kiralama, taksi ve toplu taşıma seçenekleri mevcut olsa da en rahatı bir tura katılmak ya da kendi aracınızla gitmek.
İstanbul’dan bir çok otobüs firmasının her yarım saatte bir Çanakkale/Eceabat’a otobüs seferi mevcut. Eceabat’tan da Kabatepe feribotuna devamlı minibüs var. Kabatepe’den Gökçeada’ya feribot 80 dk sürüyor. İndikten sonra sizi Gökçeada limandan merkeze götürecek otobüsler feribot seferiyle paralel olarak planlanmış, bekleme yapmıyorsunuz.
 
								 
			 
			 
			